Pazar sabahı erkenden uyanıp,doğruca Berlin sokaklarını keşfe çıkıyoruz. Arkadaşlar nerdeyse Berlin ile özleşmiş olan Graffitiden bahsederken Rosenthaler Strasse'ye geliyoruz.
Tren yollarında, metro istasyonlarında, sahipsiz binalarda, çöp kutularının üzerlerinde, neredeyse her yerde Graffitilere rastlamak mümkün. Öyle ki Berlin'de graffitilere,tüm şehri egemenliği altına almış dönerci dükkanlarından daha çok rastlıyoruz.
Her ne kadar Graffiti'nin tarihi, ilk çağ 4.yy dönemlerine dayandığı bilinsede; günümüzdeki anlamıyla graffitinin çıkış noktası 1940 yıllara, ikinci dünya savaşı günlerine denk geliyor.Almanyayı doğu ve batı olmak üzere ikiye bölen Berlin duvarı,bu dönemde düzene karşı kişilerce boyanarak adeta yazı ve sloganlarla kaplanıyor.
2. Dünya Savaşı döneminde, gözleri görmeyen Yahudilerin hayatta kalma savaşında,onlara yardımcı olan Otto Weidt'nin anısına yapılan müzenin olduğu bu sokakta, graffitiyi sevmeyenlere bile bu tarzı sevdirecek kadar güzel çizimler görüyoruz.Peri Tozu Fotograf Blog'unun sahibesi olarak, burası tam benlik deyip kendimi kaybediyorum renklerin arasında...Ve onlarca fotoğraf çekiyorum sadece bu sokakta.
Berlin' de ne yenir, nerede kalınır, gezilmesi görülmesi gereken yerlere dair ayrıntılara ulaşabileceğiniz şehir rehberine buradan bakabilirsiniz.
peritozuuuum ben meraklın seni izlemeye doymayan çektiğin bütün fotoları bekliyıorum
YanıtlaSilBerlin'de Mine'ciğime ne güzel gezmiştik. O günleri anımsattın bana...
YanıtlaSil:) Bi zamanlar Blue Jean dergisinde yayınlanan graffitilerimi hatırladım. Çok güzel fotolar, daha önce belgeselde görmüştüm burayı.
YanıtlaSil